Nuri Pakdil’in tiyatro eserlerinde, insanın Tanrı’yı unutmasına bağlı olarak yaşadığı tedirginlik, du¨ştu¨ğu¨ buna-lım anlatılıyor. Şematik bir özgu¨rlu¨ğu¨n insana bir şey kazandırmadığı hatırlatılıyor. Bu kitapların bize tuttuğu aynada, insan ve toplum gerçeklerini, yerli du¨şu¨nceden uzaklaşarak karanlığa nasıl koştuğumuzu göru¨yoruz.
“Çağın her çıkmazının temelinde hep Tanrıtanımazlık sorunu yok mu? Tanrı’yı unuttu çağın insanı, en çok da Tanrı’yı unuttu. İşte burada ortaya çıkıyor tiyatronun özgörevi: Tanrı’yı insana yeniden duyumsatmak. Yeni-den insanı göğe baktırmak,
Tükendi
Gelince Haber VerNuri Pakdil’in tiyatro eserlerinde, insanın Tanrı’yı unutmasına bağlı olarak yaşadığı tedirginlik, düştüğü buna-lım anlatılıyor. Şematik bir özgürlüğün insana bir şey kazandırmadığı hatırlatılıyor. Bu kitapların bize tuttuğu aynada, insan ve toplum gerçeklerini, yerli düşünceden uzaklaşarak karanlığa nasıl koştuğumuzu görüyoruz.
“Çağın her çıkmazının temelinde hep Tanrıtanımazlık sorunu yok mu? Tanrı’yı unuttu çağın insanı, en çok da Tanrı’yı unuttu. İşte burada ortaya çıkıyor tiyatronun özgörevi: Tanrı’yı insana yeniden duyumsatmak. Yeni-den insanı göğe baktırmak, gökle yer arasında ilişki kurdurmak.”
Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş’te, mekân, “MEZBAHA”dır. Ve toprakta kanın kurumadığı bu mezbahada, TANIK, “Öldürülenlerin kalp atışları eklenir benimkilerine” der. Gerçekten öldürülenlerin kalp atışları eklen-miyorsa bizimkilerine, bir ölüden farkımız kalır mı?