Vuslatın Kızıl Büyüsü Ayasofya

 Eser Osmanlının son padişahlarından Abdülhamit hanın 1909 yılında tahtan çekildiği son günlerde başlar. Abdülhamit’in kurduğu Yıldız Teşkilatının yıldız sarayında yeraltına çekilme emrini verir. Teşkilat Mahsusa böylece asırlık bir uykuya çekilir.

Silsile yoluyla varlığını devam ettiren teşkilat, yüz yıl sonra tekrar uyanır ve gün yüzüne çıkar. Amacı devleti ebet müddet şiarından hareketle devletimize güç vermektir. Devlet yetkilerinden çok az kişinin haberdar olduğu yıldız teşkilatı Ayasofya müzesinin tekrar orijinal haline camiye dönüşmesi için sahaya çıkar. Ayasofya’nın cami olmasını istemeyen başta misyonerler ve ahit sandığının peşinde olan Siyonist, masonik yapılanmalar da buna engel olmak düşüncesiyle harekete geçer. 

Roman Lila ismindeki mason üyesi bir kız ile Serhat ismindeki bir Türk
gencinin aşkını da içine alan sarmal bir mücadele içinde geçer. Günümüz Dünya ve Türkiye gerçeklerine de zaman zaman göndermelerin yapıldığı eserde. Yıldız teşkilatının Avrupa’nın değişik yerlerinde yaptığı mücadele ve okuyucuya verdiği mesajlarla sürükleyici bir hal almıştır. İstanbul sokaklarında aşk ve ajanların
koşuşturmacası okuyucunun dikkatinin de canlı tutmayı  amaçlamaktadır. İstanbul sokaklarının dışında Teşkilat üyelerinin yurt dışındaki mücadelesi de dikkatleri kendine çekecektir.

Lila’nın geçmişi, kökeni ve kendi hakkında öğrendiği gerçekler ile kırılmalar yaşamaktadır. Aşkı, içinde bulunduğu sistemi sorgulaması ve öğrendikleri sonucunda izlediği yol okuyucuyu da kendine çekecektir.
Başta gençlerimiz olmak üzere milli, manevi duyguların kazandırılmaya
çalışıldığı bu eserde, kurgunun yanında gerçek ve az bilinen bilgilerle de donatılarak dikkatleri üzerine çekmektedir.

Tarihi polisiye tarzında sürükleyici bir roman olma özelliği taşımaktadır.